ZIKZAK WEBLOG: Mayıs 2005



WEBLOG

Zikzak, kişisel bir weblogdur. Okumakta olduğunuz sayfalarda, daha çok site sahibini ilgilendiren konularda yazılar ve linkler bulunmaktadır. Site geneli hakkındaki düşüncelerinizi, önerilerinizi ve isteklerinizi bir eposta aracılığıyla bildirebilirsiniz.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ARŞİV . . LİNKLER . . EPOSTA . . .

Hurricanes

Hurricanes... Sitede 100'den fazla illustrasyon ve eskiz mevcut. 50 kadar eskiz içeren sketchbook adlı bölüm, diğer bölümlere göre daha başarılı...

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

LIT formatında yüzlerce e-kitap

Microsoft Reader adlı programın web sitesinde, LIT formatında hazırlanmış yüzlerce e-kitap (ebook) mevcut. İyi derecede İngilizce biliyorsanız, arşivde hoşunuza gidebilecek bir şeyler bulabilirsiniz...

Kadınları ayakta işeten sihirli koni

Hürriyet'te çalışan bazı bayan yazarlar, kadınları ayakta işeten sihirli koniyi denemişler ve çok beğenmişler. Meğerse birçok kadın, erkeklerin tuvalet ihtiyacını ayakta giderebilmesine özeniyormuş... Kadınları büyük bir dertten kurtaran (öyle diyorlar) MagicMate adlı aparatı merak ediyorsanız, daha fazla bilgiyi bu aparatı Türkiye'ye getiren firmanın web sitesinde bulabilirsiniz...

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

ANS'de Van Helsing

Geçen gün ANS adlı televizyon kanalında yayınlanan Van Helsing adlı fantastik filmi seyrettim. Aslında, Rusça olarak yayınlanan filmi başlangıçta seyretmeyi düşünmüyordum ama filmdeki yaratık karakterleri ve filmin atmosferi hoşuma gittiği için televizyonun başından kalkamadım. Dahası, filmi sinemada izlemediğime de pişman oldum... İnternetteki tanıtımlarda filmin türü için "korku" diye de yazmışlar ama bu filme "korku" diyen bence saçmalar. Vampir, Kurtadam ve Frankenstein içeren her karanlık film korku değildir... Bugün saat 19:30'da da Türkmeneli Tv'de The Day After Tomorrow (Yarından Sonra) vardı. Daha önce seyretmeyenler umarım kaçırmamıştır... Nerede okuduğumu ve nerede yayınlanacağını tam olarak hatırlayamıyorum ama Million Dollar Baby (Milyonluk Bebek) adlı film de yakında televizyonda yayınlanacakmış. Yerini ve zamanını öğrenince buraya yazarım...
Güncelleme: ANS adlı kanalın web sitesinde, Milyonluk Bebek'in 31 Mayıs Salı günü saat 23:45'te (sanırım Türkiye saati ile 21:45 oluyor) yayınlanacağı yazıyor. Yalnız, hangi dilde yayınlanacağı belirtilmemiş...

Railkill

Railkill.free.fr
Railkill.free.fr... Fransızca olarak hazırlanmış olan blogun Keishan-Corp adlı bölümünde, 500 kadar çizim mevcut. Bu çizimlere, menüdeki "artwork" adlı linke tıkladığınızda açılacak olan alt menülerden ulaşabilirsiniz. Özellikle, "computer graphics" ve "junk" adlı bölümlerdeki eskiz ve illüstrasyonlara bakmanızı tavsiye ediyorum... Bu arada, blogda da birçok çizim ve fotoğraf var...

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Kavala kurabiyesi

Dün Yunanistan'dan, pudra şekerli ve bademli hilal şeklindeki kurabiyelerim geldi. Hem de birer kiloluk iki paket... Mutlaka Türkiye'de de benzerleri vardır ama ben denk gelmedim. Aslında bu kurabiyelerin birkaçını, kopyalaması için bir pastaneye götürsem fena olmaz. Belki bir benzerini yapabilirler...

Popo gösteren İngiliz taraftarlar

İngiliz taraftarların garip bir alışkanlığı var. Birilerini aşağılamak istedikleri ya da birine kızdıkları zaman pantolonlarını indirip hiç utanmadan popolarını gösteriyorlar. Merak ediyorum, böyle yapınca hakaret etmiş mi oluyorlar? Adamların poposunu görünce utanmamız veya kızmamız mı gerekiyor?.. Bu gibi davranışlar, bana komik ve aptalca geliyor. Yani sadece gülüyorum... :)

Ermeni soykırımı meselesi

Sözde Ermeni soykırımını kabul eden aydın kişiler, "hep resmi tezleri tekrar ediyorsunuz, farklı bir şey söyleyin" diyorlar ya, inanamıyorum. "Resmi tez"e karşı çıkmak aydın olmanın şartı mıdır? Türk Devleti'nin düşündüğü ve yaptığı her şey yanlış mıdır? Peki, Ermenilere soykırım yapıldığını kabul edenler hangi tezi savunuyorlar? Ermenilerin söylediği her şeye neden inanıyorlar?.. Hadi Ermeni soykırımını, soykırım tanımını da öne sürerek bir şekilde kabul ediyorlar, tamam olabilir. Peki Ermeni soykırımını kabul edenler o yıllarda Türklere yapılanları hangi sözcükle açıklıyorlar? Niye bu kişilerden biri bile "Ermenilere soykırım yapılmıştır ama aynı yıllarda Ermeniler de Türklere soykırım yapmıştır" demiyor? Bırakın bu tür sözcükleri kullanmayı, ölen yüz binlerce Türk'ü tamamen görmezden geliyorlar. Rus ve Ermeni işgaline uğramayan doğu bölgelerinde ölen yüz binlerce sivil Müslüman "intihar mı etmiştir" merak ediyorum... Bakın, Ertuğrul Özkök'ün bugünkü yazısında, Murat Bardakçı'nın 1998'de yazdığı bir yazıdan alıntı yapılmış. 1800'lü yıllara ait bir Fransız dergisinde yayınlanan bir çizim, hangi milletin ne yaptığını gösteriyormuş...
"Le Petit Journal", 19. yüzyılın sonlarında, Fransa'nın en çok satan dergisiydi. Dünya gündemini ve günceli yakalar, dört bir kıtaya muhabir ve ressam gönderir, gündemdeki olayları fotoğrafa yakın çizimleriyle birarada yansıtırdı. Beş santime satılırdı ve günceli takip ettiği için tirajının bazan 1 milyonun üzerine çıktığı haftalar olurdu. O yıllar fotoğrafın henüz emekleme devirleriydi, birçok dergide ve gazetede güncel olayların resimleri yerine çizimleri çıkardı...
Le Petit Journal, 1895'in 24 Kasım tarihli sayısında yine fotoğraf gibi bir çizime yer vermişti. Tabancasından tüfeğine kadar çeşit çeşit ateşli silâhla, kılıçlarla, sopalarla donanmış bir grup camiden çıkan insanlara saldırıyor; vurarak, keserek, ezerek tam bir katliam yapıyordu. Mezar taşları bile devrilmişti, cesetler taşlarla beraber yerlerde yatmadaydı ve resmin altında iki satırlık bir yazı vardı: "Doğu'daki olaylar. Ermeniler'in bir camiye saldırısı"...
Resim, Maraş'ın o yıllarda "Zeytun" denilen bölgesinde çıkan Ermeni ayaklanmasını konu alıyordu. Saldıranlar Ermeni çeteciler, öldürülenler Türk'tü ve Meyer adındaki ressam, kurbanların çehrelerine verdiği ifadeyle yaşanan kıyımı fotoğraftan da canlı bir şekilde aksettirmişti...
1895 Temmuz'unda patlayan Zeytun ayaklanması 1896 Ocak'ında sona erdiğinde onbinlerce Türk canından olmuş ama devlet isyancılara hiçbir ceza verememişti. Avrupa ülkeleri isyanı bastırmak için başlayan askeri harekâtı durdurmuş, altı ülkenin konsolosu Zeytun'a girerek Ermeni komitelerinin elebaşılarını himayeleri altında Türkiye'den çıkarmışlar ve İstanbul hükümetine Zeytun'da af ilân edip vergileri de azaltmak düşmüştü...
Ertuğrul Özkök'ün, Orhan Pamuk'un "Türkler 1 milyon Ermeni'yi ve 30 bin Kürt'ü öldürdü" gibi bir laf etmesi üzerine yazdığı yazıyı da okuyun. Yazı, bu sözlerin söylenme nedenleri hakkında...

Bu arada, niye sadece biz bir şeyleri ispatlamaya çalışıyoruz? Ermenilerin de iddialarını ispatlaması gerekmiyor mu? Öldürüldüğü iddia edilen bir milyondan fazla Ermeni'nin mezarları nerededir? Verilmiş olan bir emirden alakasız yan anlamlar çıkartabilen tarihçi olduğu iddia edilen kişi, bunları niye görmezden gelir?.. Aman dikkat edin. Televizyonlarda konuşan ve soykırım yaptığımızı iddia eden bazı tipler, öldürülen Türklere ait olan mezarları da sahiplenmeye kalkıyor. Aynı bazı Fransız televizyon kanallarının, çeşitli ülkelerden gelen tarihçilerin gözleri önünde açılan ve Türklere ait olduğu anlaşılan toplu mezarların, Ermenilere ait olduğunu söylemesi gibi... İlginçtir, bazı Fransız kanallarında da Ermeni soykırımından bahsedilirken, anlatılanlar daha etkileyici olsun diye arka planda, Almanların Yahudilere yaptığı soykırımdan görüntüler gösteriliyor...

Son zamanlarda, Ermenistan sınırının açılacağı da konuşuluyor. Bence karşılığında hiçbir şey elde etmeden böyle bir taviz vermek anlamsız. "Bu devirde böyle şeyler olmaz" veya "AB adayı ülkelerin komşularıyla iyi ilişkiler kurması gerekir" diyenleri boş verin. AB üyesi ülkeler ve ABD, Kuzey Kıbrıs'a ambargo uygulamıyor mu? Türkiye'nin Kıbrıs'ı işgal edip Rumları güneye sürdüğü düşünülebiliyor da, Ermenilerin Azerbaycan'ı işgal edip 1 milyona yakın Azeriyi mülteci konumuna düşürdüğü niye düşünülmüyor?..

Damir Sencar

Sencar.hr
Sencar.hr... Hırvat fotoğrafçı Damir Sencar'ın kişisel sitesinde, 100'den fazla fotoğraf mevcut. Macro adlı bölümde bulunan böcek, örümcek ve sinek fotoğraflarını beğendiğimi söyleyebilirim...

Avast! anti-virüs programı

Avast! adında güzel bir anti-virüs programı var. Bu program, ticari amaçla kullanılmadığı sürece ev kullanıcılarına bedava olarak sunuluyor. Avast! 4 Home Edition adlı programı şu sayfadan indirebilirsiniz. Fark edebileceğiniz gibi programın Türkçe versiyonu da mevcut... Programı kurduktan sonra siteye gidip kayıt olmanız gerekiyor ve bu kayıt işlemi, programı bir yıldan fazla bir süre ücretsiz olarak kullanmanızı sağlıyor. Bir yıl sonra da aynı işlemleri tekrar ederek kullanım süresini uzatabiliyorsunuz... Uzun süredir kullandığım bu programı herkese tavsiye ediyorum. Programın ismini ilk defa duyanlar, şuradan program hakkında yazılan yorumları okuyabilirler...

Yıldız Savaşları

Yıldız Savaşları: Bölüm III - Sith'in İntikamı vizyona girdi. Hatırlıyorum da ben çocukken, yani ilkokula giderken, filmdeki Darth Vader adlı kötü karakterin adının Dark Weather olduğunu sanıyordum. Ayrıca filmi ilk seyretiğimde, belki aptalca gelecek ama elimle dokunmadan eşyaları yerinden oynatmaya çalışmıştım. Tabi oynatamayınca da üzülmüştüm...

Suriye sınırında olduğu iddia edilen petrol yatakları

Geçen Ocak ve Şubat aylarında Yeni Çağ gazetesi yazarlarından Vedat Yenerer, madencilik yapan Beşir Yılmaz adlı bir vatandaşımızın Türkiye'nin Suriye sınırında olduğunu iddia ettiği petrol yataklarından ve Yılmaz'ın madeninin kamulaştırılmak suretiyle elinden alınıp başka bir şirkete devredildiğinden bahsetmişti. Dün akşam Vedat Yenerer ve Beşir Yılmaz'ı Sky Türk adlı televizyon kanalında da gördüm. Programda, Yenerer'in yazdıklarından farklı şeyler anlatılmadığı için "Petrol yoksa çıkartma ruhsatı neden vermiyorsunuz" ve "Türkiye - Suriye sınırında petrol denizi bulundu" başlıklı yazıları, programın kısa bir özeti olarak okuyabilirsiniz... Anlatılanlar gerçekten ilginç, mutlaka araştırılmalı...

Hayata Artı Gençlik Fonu

Milliyet gazetesinde okuduğum bir haber, projesi olan ama gerekli kaynağı bulamayan gençleri ilgilendirebilir. Eğer bahsedilen fondan yararlanmak istiyorsanız, ayrıntılı bilgiyi www.hayataarti.org adresli sitede bulabilirsiniz...
Coca-Cola Türkiye ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), gençlerin gençler için üreteceği projelerde kullanılmak üzere toplam 1.5 milyon dolarlık fon oluşturdu. "Hayata Artı" Gençlik Fonu kapsamında, beş yıl içinde 100 projeye katkıda bulunulacak. Uygulanmaya değer görülen projelere 5 ile 15 bin dolar arasında fon ayrılacak. Başvurular 19 Mayıs - 15 Temmuz arasında programın uygulayıcı kuruluşu Habitat ve Gündem 21 Gençlik Derneği'ne yapılacak...


Galatasaray UEFA Kupası'na nasıl uzandı?

Ebru Köksaldı'nın "Galatasaray UEFA Kupası'na nasıl uzandı?" başlıklı yazısında, Galatasaray'ın 2000 yılındaki durumuyla, Avrupa'da başarı isteyen Fenerbahçe'nin bugünkü durumu karşılaştırılmış ve Fenerbahçe'nin yolun henüz başında olduğundan bahsedilmiş...
Galatasaray bu süreci yaşadı. 10 senede 9 kere Şampiyonlar Ligi'ne katıldılar. 7 sezon üst üste. 10 yıl içerisinde 6 kere Türkiye Şampiyonu oldular. İlk 3 katılımlarında 14 maçta sadece 2 galibiyet ve 12 yenilgi aldılar. UEFA Kupası'nı kazanan kadroda (1999-2000), 1996-97 yılından gelen 11 futbolcu var ve bu isimler takımın çekirdeğini oluşturuyor. 8 futbolcu ortalama 7, 4 futbolcu da 3. sezonunu geçiriyordu... Fenerbahçe, Avrupa'da şampiyonluk diyor ama hâlâ 4. torbada. Hep güçlü rakiplerle eşleşecek. Önce bu durumunu düzeltmek için sürekli katılım hakkı elde etmeli. Yani Türkiye Ligi'nde ilk ikiyi, şampiyonluğu hedeflemeli. Şampiyonlar Ligi'ne aralıklarla 3 kere katıldı. Bir kupa kültürü yok, Avrupa kupalarını geleneksel hale sokamadı. Sürekli kadrosunu bozarak, tecrübeli bir ekip yaratma doğrusunu gerçekleştiremedi. Bu formaya en aşina isimler Rüştü, Recep, Serhat ve Ümit Özat. 2000-2001 şampiyonluğunu tadan ise 3 isim var...
Bence bu durum zengin takımlar için geçerli değildir. Paran varsa, bir Avrupa kupası almak için takımın senelerce Avrupa kupası tecrübesi kazanmasına gerek yoktur. Başarılı ve tecrübeli bir teknik direktör ve gerekli olan yerlere Avrupa tecrübesi olan iyi futbolcular alınabilirse Avrupa şampiyonluğu (en azından UEFA Kupası'nda) birkaç sene içinde gelebilir...

Dedem yine rahatsızlanmış

Dedem yine rahatsızlanmış... Dün hava güzel diye yeğenimin kocasının kovanlarının olduğu bahçeye kadar yürümek istemiş ve kendini yormuş. Sonra da 5 tane arı sokmuş. Aslında arı sokmasına alışıktır ama bu sefer şekeri yükselmiş ve kusmuş. Başındakiler hemen hastaneye kaldırmışlar ama tatil olduğu için hastanede az sayıda doktor bulunduğundan hemen Edirne'ye sevk etmişler... Durumu şu anda iyiymiş ama önceden de başına böyle bir şey geldiği için kalp krizi geçirme riski varmış. Sanırım bir hafta falan hastanede tutulacakmış... Adamın da başına gelmedik kalmadı. Bu bir sene içinde beşinci hastaneye kaldırılışı... Ne diyeyim, kendine hiç dikkat etmiyor ve herkesi üzüyor...

G-18 Kulüpler Birliği

Galatasaray, dünya futbolunun rotasına yön veren G-18 Kulüpler Birliği'nin yeni üyesi oluyor. Türkiye'de G.Saray'ın Avrupa başarılarının tesadüf olduğu yönündeki spekülasyonlar devam ederken, Cimbom dünyanın sayılı kulüpleri arasına girmeyi başardı. Avrupa'nın önde gelen takımlarının oluşturduğu G-14 Kulüpler Birliği'nin Portekiz'deki toplantısına davet edilen G.Saray genişleme kararı alan birliğin yeni üyesi oluyor. Lizbon'daki zirveye genel sekreter Sinan Kalpakçıoğlu katılırken, toplantıda daha önce 18 takıma çıkan birliğe Avrupa'dan 2, Asya'dan ve G Amerika'dan ise birer üyenin katılması kararlaştırıldı. Buna göre G.Saray'ın yanısıra Yunan ekibi Panathinaikos, G.Amerika'dan ise Arjantin ekibi B.Juniors topluluğa dahil edilecek...
Merak edenler için G-14 Kulüpler Birliği üyesi olan takımları da sıralayalım: Ajax, Arsenal, Borussia Dortmund, Bayern Münih, Barcelona, Inter, Juventus, Leverkusen, Liverpool, Lyon, Manchester United, Marsilya, Milan, Paris Saint-Germain, Porto, PSV, Real Madrid, Valencia...

İslam'a göre caizmiş

El Kaide örgütünün Irak kanadının lideri Zerkavi, Amerikan askerlerine karşı düzenlenen saldırılarda masum Müslümanların da ölmesi üzerine "İslam'a göre caizdir" demiş... Adam, 2 - 3 Amerikan askeri öldürmek için 100'den fazla masumun canına kıyıyor, sonra da yaptığını hiçbir pişmanlık duymadan İslam'la ilişkilendirebiliyor. Dahası, kendini Müslüman olarak tanımlayan bazı kişiler de (neyse ki sayıları fazla değil) bu saçmalığa yorumlarıyla destek verebiliyorlar... Ben, bu tip insanlara söyleyecek laf bulamıyorum. Yorumları yazanların anneleri veya kardeşleri aynı amaçla düzenlenen benzeri bir patlamada can verse, böyle adamlara hala aynı desteği verirler mi merak ediyorum...

Epoxy5

Epoxy5.com
Epoxy5.com... Sitedeki illustrations, projects ve photos adlı bölümlerde, 100'den fazla eser mevcut. Projects adlı bölümde bulunan şirin eskizlerin hoşuma gittiğini söyleyebilirim...

19 Mayıs ve Yıldızlı Bayrakların Dili

Meral Tamer'in "19 Mayıs ve Yıldızlı Bayrakların Dili" başlıklı Milliyet'teki yazısında, bazı ülkelerin bayrakları kullanılarak Norveçli diplomat Charung Gollar tarafından yapılmış olan güzel bir sunumdan alınan resimlere yer verilmiş. 2004 yılı için Birleşmiş Milletler'e göre dünyanın en önemli sorunlarının anlatıldığı sunumu fikir olarak beğendiğimi söyleyebilirim...

Bilim ve Teknik dergisinin poster ve kitapçık ekleri

Bilim ve Teknik dergisinin yanında ücretsiz olarak verilen poster ve kitapçık eklerinden 65 adedini şu sayfadan indirebilirsiniz. Neredeyse tamamı PDF formatında hazırlanmış olan poster ve kitapçıklar, bilime ilgi duyan herkesin hoşuna gidecektir...

Google Maps UFO'ları

Google'ın, Amerika'nın uydudan çekilmiş görüntülerini yayınlandığı Google Maps adlı hizmetinde, ziyaretçilerce fark edilen garip bir cismin UFO olup olamayacağı Google Sightseeing adlı blogdaki şu sayfada tartışılıyordu. Şimdilerde Google Maps sayfalarında, o görüntüye benzeyen birçok görüntü daha bulunmuş ve tartışma başka bir sayfada devam ediyormuş...

Askeri üssün fotoğrafını çeken Yunanlılar

Haber sitelerinde, iki Yunanistan vatandaşının Aydın'daki bir askeri üssün fotoğraflarını çekerken yakalandıklarından bahsediliyor...
Aydın'a bağlı Baltaköy'de bulunan 54002. Mühimmat Bölük Komutanlığı'na bağlı askeri alanın fotoğraflarını çeken Yunanistan uyruklu 2 kişi önceki gün gözaltına alındı. Fotoğraf çektikten sonra askerlerin uyarısına rağmen durmayan aracın önü, Çine Jandarma Bölük Komutanlığı ekiplerince kesildi. Araçta bulunan Evangelos Polysoz (42) ile Konstantinos Tompouloklou (45) gözaltına alındı. İki Yunanlının üzerinde 2 fotoğraf makinesi, bir ses kaydı cihazı ve uydu bağlantılı cep telefonu çıktı. Konstantinos Tompouloklou, dün mahkeme sırasında yüksek tansiyondan bayıldı. 2 Yunan, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı...
Ne amaçla, nelerin fotoğrafını çektiklerini ve olayın ciddiyetini bilmiyorum ama serbest bırakıldıklarına göre çok da önemli bir olay değildir... Zaten kameralarla donatilmış basit uydularla bile artık her istenilen yerin fotoğrafı çekilebiliyor. Hatta bırakın fotoğraf çekmeyi, nasıl elde ettiklerini bilmiyorum ama geçen senelerde yabancı bir internet sitesi, askeri olanlar dahil Türkiye'deki bütün hava alanlarının planlarını yayınlıyordu...

Güncelleme: Serbest bırakılmışlar ama önemsiz bir olay da değilmiş. Bu iki Yunanlı subay, Yunanistan gizli istihbarat örgütünün askeri kanadında görev yapıyormuş. Ayrıca, otel odalarında yapılan aramalarda da iki fotoğraf makinesi, beş cep telefonu, bir dürbün, ses kayıt cihazları, uydu bağlantılı telefonlar, başka isimler adına düzenlenmiş sahte evrak ve pasaportlar ele geçirilmiş. Yunanlıların çektikleri fotoğraflarda fabrikalar ile bazı tank taburları, termik santral, denize yakın bir depo ile bazı limanların detaylarının görüntülendiği anlaşılmış... İşin ilginç yanı, Yunan Dış İşleri Bakanı'nın devreye girmesiyle (sanırım iki ülke arasındaki ilişkilerin etkilenmemesi için) bu kişilerin serbest bırakılmasının sağlanmış olmasıdır... Bence bu tip konularda fazlaca iyi niyetliyiz. Alttan almamamız gereken bazı şeyleri bile alttan alıyoruz...

Aziz Yıldırım'a neden küfür ediyorlar?

Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın'ın, Aziz Yıldırım'a küfür edilmesi olayı için "Neden bana küfür etmiyorlar?" gibi bir laf söylemesi nedense bazı yazarlarımızın hoşuna gitmemiş. Bu sözden nasıl olumsuz bir anlam çıkartabildiklerini bilemiyorum ama asıl eleştirilmesi gereken başkanın Aziz Yıldırım olduğunu unuttukları kesin. Adam önüne gelenle kavga edecek, basını korkutmaya çalışacak, kendi futbol takımının nasıl önde olduğunu görmezden gelerek rakibi Galatasaray'ın her başarısına "tesadüf" diyecek, sonra da kışkırttığı Galatasaray tribünlerinden küfür yiyince üzülecek... Küfürü desteklediğim falan yok ama Aziz Yıldırım, bir başkana yakışmayacak şekilde davranmaya devam ederse o küfürleri daha çoook duyar...

Türkiye 17 Yaş Altı Milli Takımı

Türkiye 17 Yaş Altı Milli Takımı'nın şampiyon olduğu Avrupa Şampiyonası final maçını, neden herhangi bir Türk televizyon kanalının yayınlamadığını merak ediyorum. Geçen senelerde, (sanırım) Portekiz'in şampiyon olduğu Portekiz'de düzenlenen turnuvadaki bütün maçları Portekiz devlet televizyonu göstermişti. Bence TRT de, eski maçları banttan yayınlamaktan vazgeçip böyle bir uygulamaya gidebilirdi. Üstelik hepsini yayınlamasına da gerek yoktu, sadece final maçını yayınlaması yeterliydi... Bu arada, Türkiye 17 Yaş Altı Milli Takımı'nda Galatasaray'dan da 6 futbolcu oynamış. Galatasaray alt yapısının gücünü gösteren güzel bir örnek...

National Geographic'e göre Ermenilere soykırım yapmışız

National Geographic'te, Ermenilere soykırım yaptığımızdan bahsedilmiş. Şu sayfanın en alt tarafında bulunan "Did you know?" adlı bölüme bakın... Türk hükümetinin, 1,5 milyon Ermeni'nin Osmanlı güçleri tarafından öldürülmesi olayını tanımlamak için soykırım kelimesini kullanmadığını yazmışlar ve doğruluğu tartışmalı olan bu bilgiye dayanarak Türklerin soykırım yaptığını ima etmişler...

Otomobil alarmları

Şu otomobil alarmları da bir garip oluyor... Yan binadan biri arabasına alarm taktırmış ama alarmın ayarını çok hassas yaptırdığından en ufak bir etkide alarm ötmeye başlıyor. Mesela geçen Pazar günü yoldan geçen bir düğün konvoyundaki davul, alarmın dakikalarca çalmasını sağladı. Bırakın davulu, karşı apartmandan bir kadının halı silkmesi bile alarmı çalıştırmaya yetiyor ve adam da bütün gün alarmı kapatmakla uğraşıyor... Sinir edici bir durum...

Extreme Instability

ExtremeInstability.com
ExtremeInstability.com... Sitedeki photography ve storm chase photography adlı bölümlerde, Mike Hollingshead'e ait yüzlerce fırtına ve fırtına bulutu fotoğrafı var. Bazılarının gerçekten etkileyici olduğunu söyleyebilirim....

Bizimkilerin kullandığı abi, oğlum ve yavrum lafları

Kardeşim benden bir şey isteyecekse lafa "abi" diye başlıyor. Aslında yaş farkı az olduğu için diğer zamanlarda bana hep ismimle hitap eder. Yani normal bir zamanda ağzından "abi" kelimesi çıkmaz. Hadi bu neyse de, annem ve babam da bazen benzer şekilde davranıyor. Babam işi düşünce "oğlum", annem de "yavrum" diyor... Bu şirin görünme isteğinin üzerimde olumlu bir etkisi olduğunu söyleyemem. Dahası, çoğu zaman sinir bile oluyorum...

Kimliği belirsiz cesetlerin fotoğrafları

Sokaklarda, her yıl yüzlerce kimliği belirsiz ceset bulunuyormuş. Bu cesetler Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Dairesi Başkanlığı'nın sitesinde, belki tanıyan biri çıkar diye yayınlanıyormuş. Bu tip görüntüler beni rahatsız ettiği için bakmayı düşünmüyorum ama isteyenlerin, sitedeki uyarıları da dikkate alarak bakmasında fayda olabilir. Olur ya, belki kimlik bilgileri hakkında bilgi sahibi olduğunuz birisine rastlarsınız...

Dayım sayısal lotoda beş tuturmuş

Dayım sayısal lotoda beş tuturmuş ve 1600 Yeni Türk Lirası kazanmış. Altı bilenin çıkmadığı bu hafta altıyı tuturabilseydi trilyoner olacaktı...

Amerikalıların terör korkusu

Amerikalılar, neredeyse her iki ayda bir terör tehlikesi altında olduklarını belirterek alarm seviyesini en üst düzeye çıkartıyorlar. Bunun sonucunda Amerikan halkı doğal olarak korkuyor ve Amerikan yönetimi de bu korkudan yararlanıp her istediği kararı alabiliyor veya seçimleri tekrar kazanabiliyor. En azında ben, hiçbir önemli olayın olmadığını gördüğüm için durumu böyle algılıyorum... Mesela geçenlerde de ufak bir uçak yüzünden Beyaz Saray'ın ve çevresindeki binaların boşaltılması televizyonlarda uzunca bir süre gösterildi. Tam olarak bilmiyorum ama belki bu olay da Amerikan halkının bir bölümü üzerinde 11 Eylül olaylarına benzer bir etki yaratıp onları korkutmuş olabilir...

Panchok

Panchok.wo.to
Panchok.wo.to... Sitedeki "gallery" adlı bölümde 200 kadar çizim mevcut. "Manhwa" başlığı altında da örnek çizgi romanlar var...

BlogBinders

BlogBinders.com... Site aracılığıyla, blogunuzu gerçek bir kitaba çevirerek sevdiklerinize hediye edebilir ya da ziyaretçilerinize satabilirsiniz. Şu sayfadan, cilt seçeneklerine ve sayfa sayısına göre ücretlendirmenin nasıl olduğunu öğrenebilirsiniz. Ana sayfadan, kitap olarak basılmış bir blogun PDF formatındaki kopyasını da inceleyebilirsiniz... İlginç bir hizmet olduğunu söyleyebilirim....

Aldatılan kadına intikam sitesi

Internetin değişik amaçlarla kullanılması hoşuma gidiyor... Hürriyet'in sitesinde "Aldatılan kadına intikam sitesi" başlıklı bir habere rastladım. Aldatılan kadınlar, kendi kimliklerini saklı tutarak CheaterNews.com adresli sitede aldatan kişinin ismini ve yaşadığı kenti duyurabilecekmiş. Mesela şurada güzel bir örnek var... Yalnız, sitenin kötü niyetli kişiler tarafından sırf karalama amaçlı kullanabileceğini de unutmamak gerekir. Yani güvenilir bir kaynak olamaz...

Popüler kültürün gücünden yararlanmak için neyimiz eksik?

Mehmet Yılmaz dünkü Milliyet gazetesinde, "Popüler kültürün gücünden yararlanmak için neyimiz eksik?" başlıklı bir yazı yazmış. Focus dergisinden alıntıların da olduğu yazıda, Türkler hakkındaki önyargıların nedenlerinden bahsediliyor...
Çizgi romanların atası olarak tanımlanabilecek çizimlerle dolu postaların Avrupa'nın tümünde dolaşmaya başlaması 1500'lü yılların başına kadar dayanıyor. İtalya'da "Avvisi del Turco" (Türk'ten Haberler), İspanya'da ise "Avisos de Levante" (Doğu'dan haberler) adını taşıyan bu "resimli romanlar" sayesinde Batılı sıradan insanlar ilk kez "Türk" kavramıyla tanışıyorlar... Tanıştıkları Türk de şöyle bir tip: Susuzluğunu gidermek için Hıristiyan çocukların kanını içen, esirlere acımayan, kara bir tehlike gibi birdenbire belirip cinayetlerini işledikten sonra yok oluveren bir fantastik yaratık!.. Bugün de hâlâ bir türlü üstesinden gelmeyi başaramadığımız "Barbar Türk" imajının tarihi temelleri böylece atılmış oluyor... Propaganda amaçlı olarak hazırlanan çizgi romanların en ünlüsünün de Kızıl Maske olduğunu Focus'taki yazıdan öğrendim. 1930'lu yılların başında Kızıl Maske, Libya'da Türklere karşı kahramanca savaşan bir faşistten başkası değildir...
Doğru; önyargılar ve bilgisizlikten kaynaklanan yanlışlıklar var... Ben başka bir şeyden daha bahsedeyim. Mesela bazı çizgi filmlerde İstanbul hala bir Arap şehriymiş gibi gösteriliyor. Uçan halılar, fes takanlar, hançerli ve sarıklı insanlar falan... Hatta geçenlerde Bülent Arınç da "hala bizi fes, sarık ve şalvar giyen insanlar olarak görüyorlar" gibi bir laf söyleyerek bu sorundan yakınmıştı... Evet, bizi yanlış tanıyorlar ama bence fazla kızmaya da hakkımız yok. Yabancı televizyonlarda oynayan Türkiye'yi tanıtıcı reklam filmlerinde de aslında pek farklı şeyler gösterilmiyor. Şu Azra Akın'ın oynadığı reklamlardan bahsediyorum. Reklamlar güzel ama uçan halılar ve sarıklı insanlar o görüntülerde de var. Türkiye hakkında hiçbir bilgisi olmayan biri o reklamları seyretse, kafasında Hindistan veya Arap ülkelerine benzeyen bir ülke imajı oluşabilir...

Galatasaray'ın yapması gereken tek şey

Gençlerbirliği yenilgisinden sonra şampiyonluk umutları tamamen biten Galatasaray'ın şimdi yapması gereken tek şey, Kadıköy'de Fenerbahçe'yi yenip şampiyonluğu Fenerbahçelilere zehir etmektir. Niye mi zehir etmeliyiz? Galatasaray'ı yenip şampiyon olurlarsa, birkaç ay havalarından geçilmez de ondan... Ayrıca, bu karşılaşmanın başka bir önemi daha var. Fenerbahçe'yi yenememesi durumunda Galatasaray ikinci bile olamayabilir...

Avrupa eskiden olsaydı, Apo'yu bırakın derdi

Murat Bardakçı'nın tarih yazılarına bayılıyorum. Bardakçı'nın "Buna da şükür! Avrupa eskiden olsaydı, Apo'yu bırakın derdi" başlıklı bu haftaki yazısında, 100 sene önce Avrupalıların baskı yapması sonucu serbest bıraktığımız teröristlerden bahsediliyor...
Avrupa’nın bizdeki bu çeşit davalarla ilgili yaklaşımı geçmişte de hep aynı şekilde, yani aleyhimizde olmuş; üstelik suçluların ‘yeniden yargılanmaları’ değil, ‘derhal serbest bırakılmaları’ talebinde bulunmuşlar ve istediklerini de yaptırmışlardı. Hattá, Avrupa karşısında düştüğümüz aczden ve ‘Aman dostlarımıza ayıp olmasın’ diye düşünmemizden dolayı, 1905’te zamanın hükümdarı İkinci Abdülhamid’e karşı suikast teşebbüsünde bulunan ve 26 kişinin canını alan Belçikalı bir teröristi bile affetmiş ve cebine para koyup Avrupa’ya göndermiştik...
Aslında durum çok da değişmiş değil. Eskiden kendi vatandaşı olan teröristi koruyan Belçika, şimdilerde (çeşitli bahanelerle) Sabancı'nın katili olan teröristi teslim etmiyor...

Firefox 1.0.4'ün Türkçe versiyonu

Firefox 1.0.4'ün Türkçe versiyonunu yükledim ve "sık kullanılanlar" yerine "yerimleri" (sanırm yer imleri demek istemişler) gibi garip bir kelimenin kullanıldığını gördüm. Sırf Explorer'dan farklı olmak için mi böyle sözcükler kullanıyorlar bilmiyorum ama bu kelimenin hoşuma gittiğini söyleyemem. Zaten İngilizce sürümüne alıştığım için de tarayıcı tamamen değişik geldi. Yeni güncellemede tekrar İngilizce'ye dönebilirim...

The Art of Vance Kovacs

The Art of Vance Kovacs - VanceKovacs.com
VanceKovacs.com... Sitede, Vance Kovacs'a ait 100'den fazla illüstrasyon ve eskiz sergileniyor. Çizimlerin güzel olduğunu söyleyebilirim. Mutlaka ziyaret edin...

Dağarcığınıza her gün iki söz

Türk Dil Kurumu, e-posta adresini veren ziyaretçilere her gün iki sözcüğün anlamını ve bu sözcüklerle ilgili bazı bilgileri gönderiliyor. İsteyenler şu sayfadan listeye üye olabilirler... Bu arada, Türk Dil Kurumu'nun sitesinde güncel Türkçe sözlük, kişi adları sözlüğü ve imla kılavuzu da var..

Türkiye Kupası Final Maçı

Dün akşamki Türkiye Kupası final maçının sonlarına doğru Galatasaray'a sinirlenmeye başladım. Galatasaraylı futbolcuların, son dakikalarda hücum etmektense top çevirip Fenerbahçe'nin hata yapmasını beklemeleri bence anlamsızdı. Hagi'nin yerinde olsam, dördüncü golden sonra takımı daha çok hücum ettirtip altıncı ve yedinci golü arardım. Maç ha 5-1 bitmiş, ha 5-2, ha 5-3, ne fark eder? Bence Galatasaray, bir zamanlar olduğu gibi yine 7 gol atıp, hem 6 golün acısını çıkarmaya, hem de Fenerbahçe'yi tam anlamıyla rezil etmeye çalışmalıydı... Konu açılmışken, Galatasaray'ın Fenerbahçe'yi sahadan sildiği maçları da sıralayalım...
GS:7 FB:0 -- 12.02.1911 -- İstanbul Ligi
GS:6 FB:0 -- 04.05.1913 -- Özel
GS:6 FB:1 -- 01.10.1914 -- Özel
GS:5 FB:0 -- 15.03.1942 -- İstanbul Kupası
GS:5 FB:0 -- 18.12.1960 -- Birinci Lig
GS:5 FB:1 -- 04.11.1921 -- İstanbul Ligi
GS:5 FB:1 -- 01.04.1927 -- İstanbul Ligi
GS:5 FB:1 -- 11.05.2005 -- Türkiye Kupası


Öcalan Yeniden Yargılansın!

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), terörist başı Abdullah Öcalan'ın adil yargılanmadığına karar vermiş. Geçenlerde Hisar Gazetesi'nin internet sitesinde, "Öcalan Yeniden Yargılansın!" başlıklı bir yazı vardı. Yazıda da belirtildiği gibi, eğer Türkiye, Apo'yu tekrar yargılamak zorunda bırakılırsa, daha önceki yargılamada teröristlerle olan ilişkileri sorgulanmayan bazı ülke ve kişiler hakkında da bazı şeyler yapılmalıdır. Abdullah Öcalan'ın, AB üyesi Yunanistan'ın Kenya Büyükelçiliği'nde yakalanması, aynı Yunanistan'ın teröristlere eğitim vermesi veya Suriye'nin terörist başına yıllarca sahip çıkması unutulabilecek olaylar değildir...

Türkçe blog servisi

Geçen gün üst taraftaki Google Reklamları'nda yayınlanan Blogcu adlı site dikkatimi çekti. Yayın hayatına yeni başlamış olan sitenin, az çok Blogger'a benzediğini söyleyebilirim. Türkçe bir servis kullanarak blog oluşturmak isteyenlerin bu servisi denemesini tavsiye ederim...

Reklam kokan hareketler

Geçenlerde Kuzey Irak'ta düzenlenen bir intihar saldırısı sonucu altmış kişi ölmüş, onlarcası da yaralanmıştı. Türkiye de yardım etmek maksadıyla yaralananlardan yirmisini Türkiye'ye getirip tedavi ettirmeye karar vermişti... Güzel bir haber gibi görünse de ben bu uygulamaların sadece göz boyama olduğu düşünüyorum. Televizyon ve gazetelerde, tedavi olmak için gerekli olan parayı bulamayan, hiçbir sosyal güvencesi olmayan, evinde acıyla kıvranıp ölümü bekleyen birçok kişi gösteriliyor. Halk, çeşitli yardım örgütleri aracılığıyla bu insanların ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken devletimizin, vatandaşlarını görmezden gelip elin adamının tedavisini üstlenmesi insanı düşündürüyor... Onlara da yardım etmemiz gerektiğini biliyorum ama Türkiye eğer başka devletlere yardım etmeyi düşünüyorsa, önce ihtiyacı olan kendi vatandaşına da bir bakmalı. Bazı konularda kendi vatandaşına zorluk çıkarırken, başka devletlere ve Kuzey Irak'takilere şirin görünme çabasında olmamalı...

Buna benzer başka bir olay da Irak işgalinin başlangıcında yaşanmıştı. Bombardımanda yaralanan Iraklı çocuklar askeri bir uçakla Türkiye'ye getirilip tedavi ettirilmişti. Bunu dinlediğim haber bülteninde sağlıkla alakalı başka bir haber daha vardı. Haber, İstanbul'a sevk edilmek istenen durumu kritik bir hastanın, ambulansların şehir dışına çıkmasına izin verilmemesi nedeniyle, bir kamyonetin arkasında İstanbul'a getirilmesiyle alakalıydı... Yani anlayacağınız, yabancı bir devletin çocuklarını ambulans uçakla getiren devletimiz, aklına esince, vergi ödeyen kendi vatandaşına kamyoneti uygun görebiliyor...

Eskiz defteri olarak kullanılan bloglar

Eskiz defteri olarak kullanılan bloglara bayılıyorum. Ben de bir tane yapmak istiyorum ama geçen birkaç senede birden fazla blogla uğraşamayacağımı anladığımdan, bir süre sonra güncelleyemeyeceğimi bile bile yeni birine başlamak pek mantıklı gelmiyor... Bırakın birden fazla blogla uğraşmayı, sıklıkla ziyaret ettiğim birçok blogu, forumu ve siteyi bile artık sadece haftada bir ziyaret edebiliyorum...

Under the Meso

Underthemeso.com
Underthemeso.com... Daha önce bir forumda gördüğüm birkaç fırtına bulutu fotoğrafını yayınlamıştım. Bu sitedeki "gallery" adlı bölümde de, benzer türde yüzlerce fotoğraf var...

1973 yılından kalma bir Milli Piyango bileti buldum

Evdeki eski bir kitabın arasında 1973 yılından kalma bir Milli Piyango bileti buldum. Bizimkilerin, bilete herhangi bir ikramiye çıkıp çıkmadığını kontrol ettiğini sanmıyorum. Zaten çıkmamış olsa atarlardı... Alakası yok ama piyasada da hiç kağıt 250 bin Türk Lirası kalmamış. Son bir ayda elime iki adet 250 binlik geçti ama ikisi de berbat durumdaydı. Keşke daha önceden yeni bir tane ayırsaydım... Kağıt binliklerde de böyle yapmıştım. Elimde iki tane var ama ikisi de yırtık...

Robbie Dillon Photography

RobbieDillon.com... Flash kullanılarak hazırlanmış sitede, Robbie Dillon'a ait 150'den fazla fotoğraf sergileniyor. Fotoğrafların çoğu siyah - beyaz...

İstenmeyen e-posta filitreleri

Yahoo Mail, Gmail ve Hotmail gibi e-posta servislerinin istenmeyen e-posta filitrelerinden çok memnunum. Bu servisler, spam diye adlandırılan e-postaların neredeyse tamamını rahatlıkla başka bir klasöre atabiliyorlar. Daha önceleri zaten birkaç megabyte olan alanlarımız gereksiz e-postalarla hemen doluveriyordu. Hotmail kullanıcıları, istemedikleri bazı e-postaların uzantılarını yazarak aynı adreslerden gelen diğer istenmeyen e-postaları engelleyebiliyordu ama bu çok zahmetli bir işti. Dahası uzantılar sürekli değiştiğinden çok da fazla işe yaramıyordu... Şimdiki durum çok güzel. Mesela Yahoo'daki Bulk adlı klasöründe, sadece bir haftada, birçoğu virüs içeren 200'den fazla istenmeyen e-posta toplanıyor... Bu arada yeni fark ettim, Yahoo Mail'in kapasitesi 1GB olmuş...

Telefon faturaları tarihe karışıyor

Milliyet'in internet sitesinde gördüğüm ilginç bir haber...
İnternet üstünden ses iletişimi sunan RNKVoIP adlı firma sadece ABD içinde konuşmak isteyen abonelerine 99, hem ABD hem de 41 yabancı ülkeyle konuşmak isteyenlereyse 999 dolara ömür boyu hizmet veriyor. Yani hayatınız boyunca bir daha herhangi bir telefon faturası ya da başka bir başlık altında ödeme yapmıyorsunuz. Firmanın aboneleri yeni bir telefon numarası alıyor ve aynı telefon cihazlarını ve hatlarını kullanmaya devam ediyor. Kullanıcıya sunulan paketin içinde arayan numarayı gösterme, numara engelleme, çağrı yönlendirme, sanal telesekreter gibi tüm yeni nesil iletişim hizmetleri de bulunuyor...
İlk başlarda birçok kişi yapması gereken işleri aksatıp ücretsiz diye bütün gün telefonla konuşur ama kısa bir süre sonra bu servis, abone olanlar tarafından normal bir hizmetmiş gibi algılanacağından telefonla konuşma sürelerinde belli bir düzen sağlanır diye düşünüyorum... Umarım gelecekte Türkiye'de de böyle bir servis hizmete girer...

Televizyon kanallarında yayınlanacak filmler

Bugün saat 21:45'de Show Tv'de Star Wars Episode I - The Phantom Menace (Yıldız Savaşları Bölüm 1 - Gizli Tehlike) varmış. Yine Show Tv'de 17 Mayıs Salı günü saat 21:45'te Star Wars Episode II - Attack Of The Clones (Yıldız Savaşları Bölüm 2 - Klonlar'ın Saldırısı) yayınlanacakmış... Ne kadarının doğru olduğunu bilmiyorum ama Türkmen Tv'de de Mayıs ayında The Day After Tomorrow (Yarından Sonra), Noi Albioni (Buzdan Hayaller), Men In Black 2 (Siyah Giyen Adamlar 2), Spider-Man (Örümcek Adam) ve Spider-Man 2 (Örümcek Adam 2) adlı filmler varmış...

Blogger Mobile

Biraz önce Blogger'ın yeni bir hizmetini fark ettim. Blogger hesabı olanlar, bloglarını Blogger Mobile adlı servis aracılığıyla cep telefonlarından bir e-posta göndererek güncelleyebilecekmiş. Üstelik kullanıcılar telefonlarıyla çektikleri resimleri de bloglarında yayınlayabileceklermiş... Moblog servisi burada, ayrıntılar da şurada...

Michele Berti Photographs

MicheleBerti.it
MicheleBerti.it... Sitede Michele Berti'ye ait 70 adet fotoğraf mevcut. Özellikle "Tuscany Landscapes" adlı bölümdeki fotoğraflar hoşuma gitti...

Erotik yayın yapan şifreli televizyon kanallarına yasak kararı

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Digitürk üzerinden yurtdışı çıkışlı ve şifreli yayın yapan Adult Channel, Exotica TV, Playboy TV ve Rouge TV'yi "erotik sınır aşılıp pornografik yayın" yapıldığı gerekçesiyle yayın buketinden çıkarılmasına karar vermiş. Dahası, çok sayıda vatandaş da çocuklarını bu kanalları izlerken yakalayıp şikayette bulunuyormuş...

Teknolojinin ve iletişim araçlarının gelişmesi sonucu bu tür yasakların artık hiçbir önemi kalmıyor. Türkiye'den izlenebilen bazı uyduların üzerinden, Kürt televizyon ve radyo kanalları nasıl denetlenmeden yayın yapabiliyorsa, erotik kanallar da aynı şekilde yayın yapabiliyor. Üstelik bu kanalların bazıları da bize şifresiz olarak ulaşıyor. Durum böyleyken, paralı üyelik gerektiren şifreli bir kanalın yayınına izin verilmemesi bana biraz saçma geliyor. Hem çocuklarının bu tür yayınları izlemesini istemeyen ailelerin, bu kanallara neden abone olduklarını da anlamak biraz zor... Bu arada ailelerin şunu da unutmaması gerekir. Bu tip görüntüleri izlemeyi kafasına koymuş bir çocuğu ancak bir yere kadar engelleyebilirsiniz. CD mi alır yoksa interneti mi kullanır bilmiyorum ama mutlaka şartlarına uygun bir yol bulur diye düşünüyorum... Olsun mu yoksa olmasın mı diye tartıştığımız Kürtçe yayın hakkında da birkaç ay önce benzer şeyler yazmıştım...

En Yaygın Resmi Yalanlar

Haber7'de, "En Yaygın Resmi Yalanlar" başlıklı ve FHM dergisi kaynaklı bir yazı var. Anlatılanların ne kadarının doğru olduğunu bilmiyorum ama ilginç bir yazı olduğunu söyleyebilirim...
En tehlikeli yalan iletişim kanallarıyla üretilen yalanlardır. Pearl Harbor baskınından hakikaten Amerikalılar'ın haberi yok muydu? Bilmem ne vitamini saçları besler mi, diş macunlarının, enerji içiklerinin yalanları ve diğerleri...


Blogların popülerliği

Son zamanlarda gazetelerde sıklıkla blogların popülerliğinden bahsediliyor. Çeşitli gazetelerde bu konu üzerine yazılmış dört adet yazı okuduğumu hatırlıyorum... Birkaç gün önce, Radikal Sanal Alem'den Serdal Kuzuloğlu da bu konu hakkında bir şeyler yazmış...

Dan Milligan Illustration

DanMilligan.com
DanMilligan.com... Sitede bulunan advertising, film & consept ve sketchbook adlı bölümlerde, Dan Milligan'a ait 69 adet eser sergileniyor... Milligan'ın çizimlerini beğendiğimi söyleyebilirim...

Kadınlar için Kadınlar Tarafından

Aşağıdaki duyuruyu bir zahmet okuyuverin... 12 yaşında tecavüze uğrayan ve tecavüzcüsüyle evlendirilen bir kız çocuğunun, tecavüz eden adamın ailesi tarafından "çok dışarı çıkıyordu" gibi bir baheneyle burnunun kesildiği düşünülürse, bu tip organizasyonların gerekliliği anlaşılır...
111 kadın fotoğrafçı, elde edilecek gelirin bir kadın sığınma evine verileceği bir müzayede düzenliyor... "Kadınlar için Kadınlar Tarafından" adlı girişimin amacı fotoğrafı kullanarak şiddetin her türüne, ama ozellikle de Türkiye'de kadına karşı kullanılan şiddete dur diyebilmek. Bu calışma, kadınların sokakta rahat yürüyebileceği, genç kızların özgürce yaşayabileceği, gelişebileceği, öldürülmeyeceği, hangi taraftan ve ne sebeple olursa olsun, kendini nasıl ifade etmeyi seçerse seçsin, insanlara insanca davranılacak bir günün başlangıcını oluşturmayı hedefliyor. Girişimde yer alan profesyonel ve amatör kadın fotoğrafçıların ortak amacı, hiç kimsenin hayatının ucuz olmadığını anlatabilmek. Bu çalışmaya sadece Turkiye'den değil, Singapur'dan, Japonya'dan ve Amerika'nın çeşitli eyaletlerinden de fotoğraflarıyla katilanlar var... Mayıs'ın 14'ünde İstanbul'da Darphane-i Amire'de düzenlenecek müzayede sonrası fotoğraflar, 26 - 30 Mayıs tarihleri arasında Diyarbakır Kültür ve Sanat Festivali'nde sergilenecek... Fotoğraflar, açık artırma, zaman ve mekan ile ilgili bilgilere bu girişimin sitesinden ulaşabilirsiniz...
Belki kötümserlik gibi algılanacak ama ben kadına uygulanan şiddetin yakın zamanda sona ereceğini sanmıyorum. Bunun için toplumun gelişmesi, küçük yaşlardan itibaren eğitilmesi ve olaylara bakış açısının değiştirilmesi gerekir. Bu da okuldan çok, çocukların yetiştiği ortama ve aileden alınan eğitime bağlı olduğundan o kadar kolay bir iş değildir...

Edirneden

Edirneden.com... Şu zamana kadar rastladığım en güzel ve en başarılı şehir sitelerinden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Site aracılığıyla, Osmanlı İmparatorluğu'na başkentlik de yapmış olan Edirne hakkında neredeyse her şeyi öğrenebilirsiniz... Resimleri ve yazılarıyla mükemmel bir kaynak...

Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu için hücum taktikleri

Birkaç gün önce, iki ayrı gazetenin yazarı (sanki önceden kararlaştırılmış gibi) İsviçre'nin, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu'nu kırmızı bültenle arayıp yargılamak istemesi konusu üzerine aynı fikri ortaya attılar...
Mehmet Ali Birand [ Hürriyet ] : Türkiye bu kepazeliği dünya kamu oyuna taşıyabilir. Bunun yolu da, kaçmak değil, tam aksine üstüne gitmekle açılır. Yani Halaçoğlu, İsviçre’ye gidip teslim olmalı ve yargılanmasını istemeli. Yargılama sürecinde, Başbakan dahil olmak üzere, ülkenin en kalbur isimleri her duruşmaya katılmalı, dış dünyada soykırıma karşı çıkanlara kampanya başlatılmalı... Bununla da kalınmamalı... Tanınmış isimler, İsviçre ve Fransa’da açıkça çıkıp soykırım olmadığını söylemeli ve kendilerini tutuklatmalı. Arka arkaya mahkemelerin açılmasını zorlamalı. Uluslararası kamuoyunda olay yaratılmalı. Böylece, bu tip yasaların mantıksızlığı seslendirilmeli...
Haluk Şahin [ Radikal ] : Prof. Halaçoğlu ifade vermek üzere İsviçre'ye gitmeyi kabul etmeli. Ama yalnız başına değil, bu tezi haklı bulan Türk ve yabancı diyelim 100 tarihçi ile birlikte... Onlara toplumun çeşitli kesimlerinden Türk ve Ermeni başkaları da katılabilir. Zürih'te kalabalık bir toplantıda görüşerini dile getirirler... Bu kadarla kalınmaz... İsviçre'deki Türk toplumu (tıpkı İsviçre'deki Ermeni toplumunun yaptığı gibi!) sıkı bir çalışmayla Prof. Halaçoğlu'nun suçuna katıldığını beyan eden binlerce imza toplar (Şanar Yurdatapan'ın Türkiye'de yıllardır büyük bir özveriyle yaptığı gibi!) Bu imzalar büyük bir basın toplantısıyla kamuoyuna açıklanır, savcılığa sunulur. İsviçre binlerce imza ve görüş sahibini tutuklayabilir mi? Sanmıyorum. Tutuklasa daha iyi. Çok gürültü çıkar. Bütün dünyanın gözleri bu davaya döner. Ve bu konularda inisiyatifi çoktan kaybetmiş olan, dramatik bir fırsat kollayan Türkiye, nihayet söz sırası alarak dünyaya derdini anlatır, kanıtlarını ve belgelerini sunar...
Düşünülmesi gereken ilginç bir fikir olduğunu söyleyebilirim. Yalnız, Avrupa basınının, bazı olaylar konu olduğunda kendiliğinden sansür uyguladığını da unutmamak gerekir. Yani bu tip yargılamaların olduğu sırada, isterlerse bu olayı (Türklerin sesini değil de) daha çok Ermeni tezlerini duyurmak için kullanabilirler... Sakın öyle şey olmaz demeyin... Kendi polislerinin yaptığı rezillikleri görmezden gelip sadece Türk polisinin, kendisine saldıran göstericilere uyguladığı sert müdehaleyi eleştiren ve bunun sonucunda da Avrupa Birliği'ne kabul edilmememiz gerektiğini belirten Avrupa basınına ne kadar güvenilebilir?.. Neyse... Okunduğu zaman kulağa hoş gelen bu fikrin artılarını ve eksilerini iyice hesaplamamız gerektiğini düşünüyorum...



« »


. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . BAŞA DÖN . . .

Linkler

Sitenizin ismini aşağıdaki bölümde görmek istiyorsanız, Zikzak'a kalıcı bir link vermeniz ve bunu bir e-posta ile bana bildirmeniz gerekmektedir...

aicis
altiustutasarim
aslicin
bebelog
benhayattayken
blogkardesligi
bloglaralemi
deeperandfaster
ekonomiturk
ellibir
esinperisi
fikirbaz
findikkabugu
geriden
golgelimavi
izlenimler
keditasmasi
limk
mada
mentaldisorder
n
naylondefter
notdefteri
ozgekilicoglu
sosyalmekan
stadyum
sulusepken
taheny
thezgi
turkce

diğer linkler

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . BAŞA DÖN . . .

İletişim

E-posta göndermek için aşağıdaki formu veya zikzakweblog@yahoo.com adresini kullanabilirsiniz...

 

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . BAŞA DÖN . . .

This page is powered by Blogger. Isn't yours?