ZIKZAK WEBLOG: Ekim 2003



WEBLOG

Zikzak, kişisel bir weblogdur. Okumakta olduğunuz sayfalarda, daha çok site sahibini ilgilendiren konularda yazılar ve linkler bulunmaktadır. Site geneli hakkındaki düşüncelerinizi, önerilerinizi ve isteklerinizi bir eposta aracılığıyla bildirebilirsiniz.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ARŞİV . . LİNKLER . . EPOSTA . . .

İsrail'in Irak savaşı ile ilgisinin, planlarının ve kazançlarının anlatıldığı haberleri mutlaka bir yerlerde okumuş veya dinlemişsinizdir. Savaş öncesinde ve sonrasında bu tip yazılar ve haberler iç ve dış basında çok yazıldı, çizildi. Son günlerde ise bunların tekrardan başlaması bence bazı yeni kıpırdanmaların olduğunun göstergesi. 150 bin Yahudi Kürt'ün bölgeye (Kuzey Irak) gönderilmek istenmesi, İsrail'in önemli miktarda toprak satın almaya çalışması gibi...

İşte bu konuları işleyen yazılardan sadece iki tanesi: Erhan Eker'in (Digimedya.com) ve Güler Kömürcü'nün (Akşam Gazetesi) yazıları...

Her neyse, bunlardan bize ne, biz birbirimizle uğraşmaya devam edelim. Nasıl olsa birileri bizim için birşeyler düşünmüştür mutlaka...

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Site sayacından kimin, nereden ve nasıl bu sayfaya geldiğine bir bakayım dedim. Özellikle Google'dan ve diğer bazı arama motorlarından gelen ziyaretçilerin arattığı kelimeleri görünce ve buraya geldiklerini düşününce, aklıma "inşallah aradıklarını bulabilmişlerdir" demekten başka birşey gelmedi. İşte en ilginç üç tanesi:

turşu
kalın bağırsak fotoğrafı
erotik televizyon kanalları

DoloresDün gece şans eseri M2 isimli bir Macar televizyon kanalında Cranberries konserine denk geldim. Banttan yayınlanıyordu ve bir buçuk saate yakın sürdü. Her albümülerinden birkaç parça çaldılar. Bazı parçaların canlı söylenişi pek iyi değildi ama genel olarak konser çok güzeldi...

Konseri seyrederken kardeşimin arkadaşından dört sene önce ödünç aldığım, içinde Cranberries, Metallica ve U2 gruplarının kliplerinin olduğu CD'leri geri vermediğim aklıma geldi. Ayıp olmuş mudur acaba?..

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Bir devlet hastanesi. Sadece bir tane diş muayenehanesi var. Ama nedense buraya 3 tane dişçi atanmış durumda. Bunlar da akıllılar ya, anlaşmışlar, günde sadece bir tanesi hastaneye geliyor, diğerleri kendi özel muayenehanelerinde çalışıyorlar. Yani haftada sadece 2 kere iş başı yaparak tam maaş alıyorlar. Hastalar da bu arada kuyrukta bekliyorlar, çünkü sadece bir muaynehane var ve bu da yetmiyor. Zaten dişçiler de bu kuyruğu bahane ederek hastalardan bazılarını daha çok zaman ayırabileceklerini söyleyerek kendi özel muaynehanelerine çağrıyorlar ve ekstradan para istiyorlar. Ne güzel değil mi? Gerçi bu bir odaya 3 dişçi atanması normal bir durum mu yoksa değil mi bilmiyorum ama bana işleyiş biçimi çok saçma geldi. Hele Türkiye'deki bütün devlet hastanelerinde bu durumun böyle olabileceğini düşününce maaş olarak boşa ödenen para mikarını hesaplayın hesaplayabiliyorsanız. Ya hastaneye adam gibi 3 muayenehane açsınlar yada bir odaya göre atama yapsınlar. Üç kişiyi atadılarsa bile bunlar hastanede olmaları gereken saatlerde kendi muayenehanelerinde olmasınlar.

Zaten aynı hastanede bundan dört sene önce de kardeşimin ameliyatını yapan doktor pansuman için bizi kendi muayenehanesine çağırmıştı. Biz de ne olduğunu bilmeden saf saf gitmiştik. Adam pansumanı yaptıktan sonra hem ameliyat için hem de pansuman için para istedi. Vermeyince de sinirlendi. Biz de mecburen pansuman için başka bir doktora gittik. Bu adamı başhekime şikayet edince de bunun bu hastaneye aynı şeyleri başka yerlerde de yaptığı için gönderildiğini ve benzer şikayetlerin sürekli geldiğini öğrendik. Üstüne üstlük aynı doktorun eşi de aynı suçtan bu hastaneye sürülmüş. Bu ne para hırsıdır anlamak mümkün değil.

Babam yine hastalandı. Ağır birşey değil, sadece nezle oldu ve başı ağrıyor. Geçen sene tutamadığı birkaç günlük orucu tutmaya niyetlenmişti, bir gün tutabildi. Zaten son ramazan ayının büyük bir kısmını da hasta olarak geçirmişti. Her teravi namazına gittiğinde grip oluyordu. Yaşı yüzünden açlığa dayanamıyor, güçsüz düşüyor. Bu yüzden geçen ay grip aşısı yaptırdık. İnşallah bu sefer en azından grip olmayacak.

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

Bu aralar en ufak bir rüzgarda veya yağmurda elektrikler kesiliyor. Günde en az iki defa oluyor. Nedense her zaman da bilgisayarın açık olduğu saatlere denk geliyor. Zaten bir süredir voltajlar da bir düşüyor bir çıkıyor. Bu yüzden de bazen akşam saatlerinde apartmanın otomatiği, dairenin zili, oturma odasındaki lambalar ve eski televizyon çalışmıyor. Elektrikçi çağırdığımızda o da olan bitene bir anlam veremiyor. Sanırım havalar soğuyunca elektrik sobalarına biraz fazla yüklenildiği için bunlar oluyor.

Jodie FosterSadece yüz fotoğraflarına adanmış bir web sitesi: Faces. Archive bölümünde 50 kadar, iyi kalitede taratılmış, model ve oyuncu fotoğrafı var. Bu adrese tam bir buçuk yıl önce rastlamıştım. Bilgisayarımdaki klasörleri düzenlerken dikkatimi çekti.

Üst komşumuz bidon bidon kışlık turşu hazırlıyor. Aspiratörün bağlandığı bacayı yapan ustanın salaklığı yüzünden de bizim evin içi malesef turşu kokuyor. Gerçi bu kokan garip şeye turşu demek biraz zor. Çünkü kokusu üzerine üre dökülmüş bir kedi leşi gibi. İğrenç bir koku. İnsanın midesi bulanıyor, başı dönüyor. Böyle bir şeyi kimin hangi amaca hizmet için icat ettiğini ve bunu nasıl yiyebildiklerini gerçekten merak ediyorum. Bu arada yaptıkları da yağlı turşuymuş. Acaba iç yağı veya benzer birşey mi kullandılar?

CIA, The World Factbook adında, dünyadaki bütün ülkeleri tanıtıcı (coğrafyası, insanları, ekonomisi, siyasi yapısı, ordusu, iletişim araçları, ulaşımı, haritası, bayrağı...) bir web sitesi yayınlıyor. Sitede çok detaya inilmemesine rağmen ülkemiz Türkiye'yi yabancı birinin gözüyle görmek ilginç oluyor.

Neden aynı gazetenin iki yazarı aynı maçı seyrettikleri halde birbirine bu kadar zıt yazılar yazarlar? Bu o gazetenin ve yazarlarının inandırıcılığını sarsmaktan başka ne işe yarar? İşte Fanatik Gazetesi'nden güzel bir örnek: Rize - Galatasaray maçı hakkında Oğuz Dizer ve İsmet Tongo'nun yazdıkları yazılar.

Oğuz Dizer - ...İşte böyle. Galatasaray her maçını dün geceki gibi oynasın, taraftar tabelaya bakmaz, sonuç ne olursa olsun futbolcusunu bağrına basar. Kazanma arzusu, iyi futbol isteği, her ne gerekliyse hepsi sahadaydı dün gece...

İsmet Tongo - ...Galatasaray'ın işi Allah'a kalmış. Bir takım bu kadar şaşkın, bu kadar kötü ve de bu kadar şaçma sapan futbol oynayıp, sahadan galip ayrılırsa bu Allah'ın ona bir lütfu olur....

Dünya üzerinde halen sürdürülen garip gelenekler ve kültürler var. İşte bunlardan bir tanesi:

Hindistan'da Todo denen bir toplulukta bir kadın birden fazla kocaya sahip oluyormuş. Bunlar kız çocuklarının çoğunu "bana yük oluyor" gerekçesiyle öldürüyorlarmış. Böyle yapınca da doğal olarak evlenecek pek fazla kadın kalmıyormuş. Adamın biri bir kadınla evlenince otomatik olarak bu kadın adamın kardeşleriyle de evlenmiş oluyormuş. Kocalar 'biricik' eşleriyle bir rotasyon çerçevesinde beraber oluyorlarmış. Çocukların da kimden olduğunun pek bir önemi olmuyormuş...

Gerçi kültürlerine saygısızlık gibi olacak ama bu saçmalığın devamı perşembe günkü Milliyet'in ekinde vardı...

Avrupa Birliği uyum yasalarını uygulamada görmek istiyormuş. Alın size uygulama. Dünkü Milliyet gazetesinde okuduğum bir haber...

AB'ye uyum yasalarıyla Kürtçenin önündeki birçok engel kalkarken, ilk Kürtçe erotik film de çekildi. Video kaset ve VCD olarak piyasaya sürülen "Dedenin Fantezileri" (Xaşhiki Kaliki) adlı film, Doğu ve Güneydoğu'da büyük ilgi gördü. Mehmet Alkan'ın yönettiği, Mustafa Karagün, Yasemin Ünlü, Zeynep Çalık ve Okan Tarhan'ın rol aldığı filmde, İstanbul'da yaşayan yaşlı bir adamın cinsel fantezileri anlatılıyor. Kapağında erotik bir fotoğrafın bulunduğu VCD'de, filmi tanıtan Türkçe yazılar da yer alıyor.

DW-World'de uzun süredir Afganistan'la ilgili bir yardım kampanyasının reklamı yapılıyor. Afganistan için 100 sınıf kampanyası. Kampanyayla ilgili sitede Afganistan'daki çocukların, özellikle kız çocuklarının, okul ihtiyaçlarından bahsediliyor ve ziyaretçilerden bir miktar bağış yapmaları isteniyor. Ayrıca yaptıkları bazı okulları, bunların inşaat aşamalarını ve buralarda okuyan öğrencileri anlatan bazı fotoğrafları da siteye koymuşlar. Bazen ne saçma sapan şeylere para harcadığımızı düşününce daha sonrada bu insanların halini görünce insan kendini biraz tuhaf hissediyor.

Bıktım şu sivrisineklerden. Bu soğukta bile gelip kanımı emiyorlar. Bütün gece uyutmadılar. Tepemde uçuşup durdular. Gecenin bir vakti kalkıp vurayım diyorum o zaman da bir tanesini bile bulamıyorum. Sabah birini vurdum. Hayvan yiye yiye kara sinek kadar olmuş, zor uçuyordu. Evde de benden başka kimse bu konuda rahatsız değil. Zaten yaz boyunca nedense evde o kadar insan olmasına rağmen sadece bana saldırdılar. Anlamıyorum, kanımın tadı veya kokusumu güzel? Yoksa bu sivrisinekler dişi oldukları için mi erkeklere daha fazla geliyorlar? Yani hormonlarla ilgili bir durummu? Ama babama niye saldırmıyor bu pislikler? Acaba genç olanları mı seçiyorlar? Of ya of, çıldırtacaklar en sonunda...

Bazı televizyon kanalları dijital yayına geçti. Bunların seyredilebilmesi için dijital yayınlara uygun bir receiver ve lnb gerekiyormuş. Komşu da bunun için yeni bir sistem aldı. Eski aletleri de bize verdi. İyi de oldu. İkinci televizyonu buna bağladık. Yalnız yeni kumandayı kurcalarken aptalca birşey yaptım. Kumandanın yazıları silindiğinden neyin ne olduğu anlaşılmıyordu. Düğmelerin şekilleri ve renkleri de aynıydı. Neyin ne işe yaradığını bulmaya çalışırken yanlışlıkla bir kanalın frekansına şifre koymuşum. Şimdi de ne yazdığımı hatırlamıyorum. İlk önce şifre düğmesine basmışım, sonra şifreyi girmişim bir de üstüne üstlük bunu kaydetmişim. Tam bir saçmalık ama aynen bunları yapmışım. Çok da lazım değil ama şimdi İspanyolca bir kanal olan TVE çıkmıyor.

Birkaç hafta önce gazetenin birinde, Jeff Rense adında bir radyo programcısının hazırladığı, 11 Eylül olayının incelenmeyen yönleri (mesela benzer yolcu uçaklarında olmayan ama gökdelenlere çarpan uçakların altında olan, ek yakıt tankına benzeyen parçalar), sorulmayan ve cevaplanmayan sorular, ufolar, SARS, terörizmle savaş, batı nil virüsü, Kuzey Kore'nin nükleer silah programı, İsrail-Filistin sorunu gibi daha birçok ilgi çekici ve düşündürücü konu hakkında yazılan yüzlerce yazının ve çekilen bir o kadar fotoğrafın bulunduğu, içerik olarak mükemmel bir site gördüm: Rense.com. Doğrumu değilmi bilmiyorum ama sitenin girişinde ayda 7 milyondan fazla ziyaretçileri olduğu yazıyor. Gerçekten ciddi bir rakam.

Tatiana GrigorievaTatiana Grigorieva, Sydney 2000 olimpiyat oyunlarında gümüş madalya kazanmış Avustralyalı bir atlet. Resmi web sitesinin adresine eski bir bilgisayar dergisini karıştırırken rastladım.

Ad-aware adında bilgisayarlardaki spyware programları bulup sistemden sorunsuz bir şekilde kaldırabilecek bir program yükledim. İlk tarattığımda bilgisayarımda, programlarla (kazaa lite, flashget...) ve internet siteleri yoluyla gelen 350 kadar yabancı dosya buldu. Bulduğu bazı programları daha önce "program ekle/kaldır" yoluyla kaldırmıştım ama bunun sonucunda beraber geldikleri yazılımları çalıştıramamıştım. Bu sefer öyle bir şey olmadı.

Dünkü Milliyet gazetesinden bir haber...

Argo ve cinsellik öğeleriyle dolu yardımcı biyoloji kitabı tartışma yarattı. Dershanelerde çalışan biyoloji öğretmeni Mustafa Özdemir'in üniversiteye hazırlanan öğrencilere yardımcı ders kitabı olarak hazırladığı, bazı liselerde dağıtılan 'Sorularla Biyoloji' adlı kitap, ortalığı karıştırdı. Milli Eğitim Müdürlüğü, argo kelimelerin ve cinsel içerikli fıkraların yer aldığı kitapla ilgili inceleme başlattı.

Kitabının bazı okullarda öğretmen arkadaşlarının tavsiyesiyle dağıtıldığını söyleyen Özdemir ise "Kitapta yer alan her şey okutulan kitaplarda var. Öğrencilerin anlayacağı bir üslup kullandım. O kadar büyütmenin anlamı yok" diye konuştu. İşte olay kitaptan birkaç bölüm:

(...) Profesör yıllanmış öğrencisine "Elimdeki böceğin ismini bil, seni mezun edeceğim" der ve başını sakladığı böceğin arka kısmını öğrencisine gösterir. Öğrenci bilemez. Profesör "Senin adın ve numaran ne idi?" der. Öğrenci ceketin eteklerini arkadan kaldırarak k.çını sallar ve "K.çından canlı bilinebiliyorsa sen beni tanı ve notumu ver" deyip çıkıp gider. (Sınıflandırma sayfa 48)

Kalın bağırsak çok çalışıp içindeki suyun hepsini emerse kişi bu durumda helada egzoz sibobunu zorlarken hangi şarkıyı söyler? "Öyle zor ki seni içimden atmak" (Sindirim sistemi sayfa 124)

Azimle defaksiyon, mermerde deformasyon (Azimle s.... mermeri deler.) (Sayfa 125)

Biyoloji dersinde öğretmenler kızları dışarı çıkarır ve erkeklerle baş başa kalır. Onlara insanın üreme organlarını ağız büyüklüğü ile orantılı olduğunu söyler. (Bu hipotez kesin değil, daha başka hipotezler de var.) Kapı deliğinden içeriyi dinleyen kız öğrenci erkek arkadaşına ağzını büzerek (benimki küçük dercesine) "Öğretmen ne dedi, ne dedi?" diye sorar. Erkek de ağzını yayvanlaştırıp (Benimki büyük dercesine) "Heeçç bir şey demedi" diye cevap verir. Mühim olan, organların küçük ya da büyüklüğü değil, verimli olmasıdır. Çok ufak ya da çok büyük olmamak kaydıyla (Böyle de olsa tornada çektirecek durum yok). (...) Bedenen değişik şekillerde ve değişik kişilerle tatmin olunabilir. Mühim olan ruhen tatmindir. Arkadaşının orijinal parça olması, az kullanılmış da olsa, çıkma parça olmaması örfümüzce tercih edilir. (Sayfa 170)


Eva PadbergEva Padberg. Deutsch Welle'de bir programda konuk olarak bulunuyordu. Almanya'nın en başarılı modellerinden biriymiş. Daha önce ismini duymamıştım. Google'da aratınca ekrana ilk sırada resmi web sitesi geldi.

Avrupa Birliği eski ismi PKK olan KADEK'i terörist örgütler listesine almamakta direniyor. Adamların yönetimi dahil tüm kadroları aynı. Ama neymiş bu örgüt henüz sivillere karşı herhangi bir terörist eylem yapmamış. Madem öyle, biz de sadece "Türkiye Cumhuriyeti" ismini değiştirsek, yerine benzer bir isim kullansak, geri kalan herşey de eskisi gibi kalsa acaba dış borçlarımızdan kurtulabilir miyiz? Adamlara, verdikleri paraları istedikleri zaman "bana ne kardeşim, biz borç falan almadık, git Türkiye Cumhuriyeti'nden iste" desek aynı mantıkla düşünüldüğünde doğru olmaz mı?

Marketin birinden aldığımız toz şekerin içinden küçük, siyah ve sert maddeler çıkıyor. Sanki ufak kömür parçaları gibi. Annem tam hatırlamıyor ama "şekeri beyazlatmak için kömür kullandıklarını duymuştum" diyor. Bence adamlar şekeri torbalara kömürlük gibi bir yerde doldurdukları için içinden kömür benzeri pislikler çıkıyor. Hatırlıyorum da bundan yaklaşık on sene önce bakkaldan aldığımız şekerin içinden de çuval parçaları çıkmıştı.

ARTE adında daha çok belgesel, kültür ve sanat programları yayınlayan Fransızca bir televizyon kanalı var. Geçen gece kanal kanal dolaşırken burada bir belgesel dikkatimi çekti. Kuzey Irak'ta PKK/KADEK kamplarını ziyaret ediyorlardı. Fransızca bilmediğim için tarafsız bir habercilik mi yoksa propaganda mı yaptıklarını tam anlamadım. Programda sıkça Türkiye ve demokrasi kelimeleri geçiyordu. Terörist başının kardeşi Osman Öcalan kucağında bir çocukla şirinlik yapıyor, sunucuyla beraber neşeli bir şekilde çay içiyordu. Daha sonra programcı kamplardaki kadınlarla röportaj yaptı. Çocukları, teröristlerin silahlarını ve kaldıkları yerleri gösterdiler. Ne anlattıklarını bilmiyorum ama programda sanki bir acındırma havası vardı. Şaşmamak gerek. Ne de olsa bize göre terörist olanlar adamlara göre özgürlük savaşçısı oluyor.

BBC World'de Click Online adında haftalık bir internet ve bilgisayar programı var. Konuları çoğu bilgisayar kullanıcısının anlayabileceği basitlikte anlatıyorlar. Programı da üç beş tane işimize yarayabilecek internet adresi vererek kapatıyorlar. Bence seyretmeye değer.



« »


. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . BAŞA DÖN . . .

Linkler

Sitenizin ismini aşağıdaki bölümde görmek istiyorsanız, Zikzak'a kalıcı bir link vermeniz ve bunu bir e-posta ile bana bildirmeniz gerekmektedir...

aicis
altiustutasarim
aslicin
bebelog
benhayattayken
blogkardesligi
bloglaralemi
deeperandfaster
ekonomiturk
ellibir
esinperisi
fikirbaz
findikkabugu
geriden
golgelimavi
izlenimler
keditasmasi
limk
mada
mentaldisorder
n
naylondefter
notdefteri
ozgekilicoglu
sosyalmekan
stadyum
sulusepken
taheny
thezgi
turkce

diğer linkler

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . BAŞA DÖN . . .

İletişim

E-posta göndermek için aşağıdaki formu veya zikzakweblog@yahoo.com adresini kullanabilirsiniz...

 

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . BAŞA DÖN . . .

This page is powered by Blogger. Isn't yours?