Bilgisayarımda ekran kartından veya monitörden kaynaklanan bir görüntü sorunu var. Ekrandaki koyu renkli bölgeler ve yazılar bir gölge şeklinde sağa ve sola doğru uzamaya başladı. Sanki biri kurşun kalemle yazılmış bir satırın üzerinde parmağını gezdirmiş gibi. Ya da kalitesiz bir silgiyle silinmiş gibi. Bir buçuk haftadır durum böyle. Anlayacağınız bilgisayarla hiçbir şey yapamıyorum. Sorduğum kişilerin çoğu beş senelik monitörümün ömrünü doldurmuş olabileceğini söyledi. Ümidim yok ama haftaya monitörü bir tamirciye götürüp şansımı deneyeceğim... Bu arada, fazla monitörü olan var mı? Kullanmıyorsanız bana verin. Boş duracağına işe yarasın...

Car Design News... Otomobillere meraklı biri değilimdir. Sadece konsept diye adlandırılan ilginç modeller ve çizimler dikkatimi çeker. Bu sitede de zaten otomobil tasarımı konusu işleniyor. Sitede konuyla alakalı her şey mevcut. Mesela stüdyo bölümündeki derslerden bazı çizim tekniklerini öğrenebilirsiniz. Portföy bölümünden siteye üye tasarımcıların ilginç dizaynlarını görebilirsiniz. Forum bölümünden de diğer üyelerle iletişim kurabilirsiniz. Bu arada portföy bölümünde Enes Canay ve Ümit Altun adında iki Türk'e de rastladım... Neyse, mükemmel bir site olduğunu söyleyebilirim. Konuyla ilgilenenler mutlaka ziyaret etsin...

Dün Turkcell'in 0532'li numaralarından birine sahip olan bir arkadaşıma telefon faturası geldi. Konuşma ücreti: 950 bin TL, ödenmesi gereken: 9.5 milyon TL... Tam on katı... Tüketici dernekleri bu saçmalığın farkında değil mi?..

Annemin bir arkadaşı tatile gittiği Bulgaristan'dan dönüşte 30 kilo kadar et getirmiş. Burada kilosu 14 milyon TL civarında olan et orada 4 milyon TL'ye satılıyormuş. İnsan ilk önce "ne olduğu belli olmayan bir ettir" diye düşünüyor ama öyle değilmiş. Kendi akrabalarının beslediği ineklerin etiymiş. Hem inekler çayırda beslendiği için etin tadı da çok daha güzel oluyormuş. Muzda da durum aynıymış. Mesela Türkiye'de muzun kilosu 3 milyon TL iken, Bulgaristan'a gidip kilosunu 1 milyon TL'den ucuza almak mümkün oluyormuş. Sigaranın paketi de 500 bin TL civarındaymış. Gözlük camı, kaşar ve diğer bazı yiyecek maddelerinin fiyatları da Türkiye'ye göre çok ucuzmuş. Bulgaristan'ın dibindeki Edirne'de fiyatların neden 3 kat fazla olduğunu anlayamıyorum. Sanki Bulgaristan'da muz üretiliyor ya da muz bolluğu var da ondan ucuza satılıyor. Anlaşılan birileri Türk halkını fena halde kazıklıyor. Bazı şirketlerin neden fabrikalarını Bulgaristan'a ve Romanya'ya taşıdığı da böylece anlaşılıyor... Tabi beterin beteri var. Geçenlerde izlediğim bir belgeselde Japonya'daki sebze meyve fiyatlarından bahsediliyordu. Kavun, karpuz, şeftali gibi bizim burada çok ucuza yiyebildiğimiz meyvelerin fiyatı orada, tam rakamı hatırlayamıyorum ama sanırım 20 milyon TL civarındaymış. Zaten karpuz da dilimle satılıyormuş...

Bu akşamki milli maçtan sonra aynı saatlerde Dolls ve L.A. Confidential adlı daha önce seyredemediğim iki film var. Dolls'u izlemeyi çok istiyorum ama sanırım oyuncu kadrosu da iyi olan L.A. Confidential'ı seyredeceğim. Keşke bu iki filmi aynı saate koymasalardı, ya da keşke annem videoyu yer kaplıyor diye başkasına vermeseydi... Alakası yok ama bu sabah bir Polonya televizyonunda CocaCola'nın bir reklam filmini gördüm. Hani bir gencin sokaktan gelen seslere elindeki gitarıyla eşlik ettiği reklam var ya işte o. Bu reklam Türkiye'de çekilmişti değil mi?..

Türkiye'nin doğusunda her gün patlamalar ve çatışmalar oluyor, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkan adaylarından biri (seçilirse) sözde Ermeni soykırımını (tarih vererek) devlet olarak tanıyacaklarını söylüyor ama bizim devlet ve kamuoyu zina tartışmalarıyla uğraşıyor. Toplum olarak başımızı bir süre sonra ciddi şekilde ağrıtabilecek konularla fazla ilgilenmiyoruz. Zina yapan hapis cezası alsa ne olacak, almasa ne olacak? Bunun mağdur olan eşe bir yararı dokunacak mı? Hapis cezası yerine bunu boşanma nedeni sayıp, yapana yüklü miktarda bir tazminat ödettirilmesi daha uygun olmaz mı? Biraz düşününce işin normalinin bu olması gerektiği anlaşılır. Eğer gerçek kadın erkek eşitliği isteniyorsa öncelikle kadınların eğitim seviyesi arttırılmalı. Okuma yazma bilmeyen bir kadın, kendisini aldatan kocasını mahkemeye verebilir mi? Bence onu koruyabilecek başka bir yakını yoksa dayak yediğiyle kalır... Banka boşaltanlar, afla salınan katiller ve çürük inşaat yapan müteahhitler ortalıkta dolaşırken, karısını veya kocasını aldatanların hapis cezası alması ne kadar mantıklı? Neymiş şikayete bağlı olacakmış. Peki bu üstte saydığım adamlardan şikayetçi olan yok mu? Niye hapiste değiller? Gerçekten ilginç bir ülkeyiz... "Zina yapan düşünsün, bana ne" deyip konuyu kapatıyorum, yoksa çok uzayacak...

Her türlü sinek ve böceğin beni ısırdığını yazmıştım. Hastaneye ilk gittiğimiz gün işlemleri yaparken sağ el işaret parmağım kaşınmaya başladı. Baktığımda parmağımın üzerinde yarım santimetrelik bir morluk olduğunu gördüm. Bir şeyin ısırdığını düşünüp bir doktora gösterdim. Doktor önemli bir şey olmadığını söyledi. Zaten bir hafta sonra da kendi kendine düzledi... Ameliyattan sonra babamın kaldığı odanın penceresinin dışında ilk defa bir peygamber devesi gördüm. Bunların Türkiye'de de yaşadığını bilmiyordum. İlginç görünüşlü bir hayvan...

Babamın yattığı devlet hastanesi temizlik, yemek ve diğer bazı işleri özel sektöre devretmiş. İyi de olmuş. Hastanenin durumu eskisinden çok daha güzeldi. Ayrıca şu telefonla randevu alma sistemini de beğendim. İstanbul gibi büyük şehirlerde belki bazı sıkıntılar olabilir ama küçük şehirler için çok yerinde bir uygulama. Artık eskisi gibi sabahtan gidip kuyruğa girme derdi olmuyor... Hastanede bana garip gelen tek uygulama doktora her muayeneye gidenin veya bir şey soranın fiş almak zorunda olmasıydı. Aynı kişi günde üç - beş defa doktora uğrasa bile... Sanırım bu fişlerin üzerinde yazılan 13500000 TL'yi devlet daha sonra doktora ödüyormuş. Bence uygulamada bazı bozukluklar var. Mesela bizim doktor "baban hastaneye yatırılmadan önce bana uğrayın" demişti. Biz de fiş alıp doktora uğradık, adam da "tamam" dedi. Böylece para kazanmış oldu. Devlet, doktorun birkaç saniyede halledebileceği bazı şeyler için bile neden her seferinde para ödüyor ki?..

Geçen gün LG 52x32x52x CD yazıcı aldım. Meğer hangisini almalıyım diye boşuna kafa yormuşum. CD-RW, eve kurulum, test falan her şey sadece 52 milyon TL tuttu. Şu ana kadar hiçbir sorunla da karşılaşmadım. Gayet güzel çalışıyor. Keşke daha önceden alsaydım... Bir de şu var. Sakın bir bilene sormadan ya da piyasayı araştırmadan bilgisayar parçası almayın. Bazı yerlerde bu aldığım CD yazıcının aynısı, normal fiyatı olan 30 Dolar yerine 49 Dolar'a satılıyordu...