Geçenlerde Fatih Altaylı "Dünya rekoru büyürsen, PKK canlandırılır" başlıklı bir yazı yazmıştı... Bence de durum öyle. İçimizde kışkırtılmaya hazır bekleyen onlarca grup olduğu düşünülürse, Türkiye'nin önünü kesmenin çok kolay olduğu anlaşılır...
Bu arada birçok işimizin de pamuk ipliğine bağlı olduğunu düşünüyorum. Özellikle de Avrupa Birliği hedefinin. Düşünün, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girip girmeyeceğini bir referandumun sonucu belirleyecek. Referandumun yapılacağı zaman diliminde her şeyin Türkiye'nin lehine olduğunu kabul edelim. Türkiye'nin Avrupa Birliğine girmesini istemeyen gruplar üç - beş kıro kiralayıp onlarca Fransız turiste tecavüz ettirtip öldürtse, üzerine de zaten pusuda bekleyen Avrupalı medya Türkiye alehine yayınlara başlasa, Türkiye'ye "evet" oyu çıkar mı? Sakın "amma da saçmaladın" demeyin, zamanında turistik bölgelerde patlatılan bombaları ve yakılan ormanları düşünün. Türkiye basit bir oyunla bile hedefinden uzaklaştırılabilir...
Bu arada birçok işimizin de pamuk ipliğine bağlı olduğunu düşünüyorum. Özellikle de Avrupa Birliği hedefinin. Düşünün, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girip girmeyeceğini bir referandumun sonucu belirleyecek. Referandumun yapılacağı zaman diliminde her şeyin Türkiye'nin lehine olduğunu kabul edelim. Türkiye'nin Avrupa Birliğine girmesini istemeyen gruplar üç - beş kıro kiralayıp onlarca Fransız turiste tecavüz ettirtip öldürtse, üzerine de zaten pusuda bekleyen Avrupalı medya Türkiye alehine yayınlara başlasa, Türkiye'ye "evet" oyu çıkar mı? Sakın "amma da saçmaladın" demeyin, zamanında turistik bölgelerde patlatılan bombaları ve yakılan ormanları düşünün. Türkiye basit bir oyunla bile hedefinden uzaklaştırılabilir...
2 yorum:
ülkemizin etnik gruplar gibi, mezhepsel farklılıklar gibi kaşınmaya müsait ve zamanı geldiğinde aleyhimize kullanılabilecek durumlarının olduğu doğrudur.
bunlar yeri geldikçe zaten kullanılmaktadır. elbette her ülkenin diğer ülkeler üzerinde hesapları olacaktır. burada devlete düşen görevler olduğu gibi millete de düşen görevler vardır. misal devletimiz dış işleri ile, istihbaratı ile, emniyet güçleri ile olaya vakıf ve hakim olduğu gibi sanayi bakanlığı ile, dpt'si ile, kültür/eğitim/aile bakanlıkları ile de meseleyi analiz ve çözümleme yoluna gitmelidir. aç insanın milliyeti ve dininin onun için tok insana göre daha önemli olacağını zannediyorum. avare avare gezen bir gencin ise manipülasyon açık olacağını zannetiğim gibi. işi gücü olan, ay sonunda ödeyeceği faturaları hesaplayan veya çocuğunu hangi okula göndereceğiyle meşgul bir beynin zannımca bazı tahriklere karşı tepkisi daha serinkanlı olacaktır.gibi şeyler sanırısam.
saygılar.
Bazı olayların devlet tarafından kontrol edilebileceğini sanmıyorum. Hakkari'den kamyonlara yüklenen kaçakların Edirne'ye kadar sorunsuz getirilebildiği bir ülke, dış güçlerin müdehalesine ve oyunlarına açıktır... Aç ve işsiz insanların milliyeti ve dini hakkında söyledikleriniz doğru. Bu insanların, din ve milliyet kavramlarına bağlılıklarından dolayı kışkırtılması ve kullanılması kolaydır. Ama bunun tam tersi de geçerli olabilir. Yani hangi dine ve milliyete mensup olurlarsa olsunlar, aç ve işsiz insanlar (buraya açgözlü insanları da dahil edebiliriz) din ve milliyet kavramlarını önemsemeyebilirler de. Mesela çıkarları varsa, mensup oldukları millet ve din alehine çalışabilir. Bence burada önemli olan (aç veya tok fark etmez) tahriklere maruz kalan insanın kişiliği, eğitimi (özellikle de ailesinden aldığı eğitim) ve yetiştiği çevredir...
Yorum Gönder