Dün akşam eskiden oturduğumuz bahçeli evin önünden geçtim. Eskiden ağaçlarla kaplı olan evin ön bahçesinde ufak bir çam ağacı dışında tek bir ağaç bırakmamışlar. İkinci kata taşınan ağaç düşmanı adam, sırf manzarası kapanıyor diye ağaçların hepsini kökünden kestirmiş. Ön bahçeler ikinci katlara, yan bahçeler de birinci katlara ait olduğundan binada oturanlar adama karışamamış... Bundan cesaret alan adam, arka bahçenin uzak bir köşesinde bulunan ve şeftali büyüklüğünde baldan tatlı kayısılar veren ağacı da kestirtmiş... Bir ara belediyeden birilerine, her canı isteyenin bahçesindeki ağaçları kestirip kestiremeyeceğini soracağım...
Bu arada, garip bir ağaç dikme politikası izleyen belediyeden de şikayetçiyim. Adamlar önce kaldırımlara beton döküyor ve düzenliyor, birkaç ay sonra da gelip o ufacık kaldırımların tam ortasına yarım metrelik biçimsiz bir delik açıp fidan dikiyor. Böylece vatandaş genişliği iyice azalmış olan kaldırımlardan geçemiyor. Üstelik yağmur yağdığında da kaldırımlar çamur oluyor. Zaten dikilen fidanlar da bir sene bile geçmeden bakımsızlıktan ölüyor... Ne diyeyim, her şeyimiz yarım yamalak... Ağaçlar hakkında bir şeyler yazmaya Ece Temelkuran'ın bugünkü yazısını okuduktan sonra karar verdim...
Bu arada, garip bir ağaç dikme politikası izleyen belediyeden de şikayetçiyim. Adamlar önce kaldırımlara beton döküyor ve düzenliyor, birkaç ay sonra da gelip o ufacık kaldırımların tam ortasına yarım metrelik biçimsiz bir delik açıp fidan dikiyor. Böylece vatandaş genişliği iyice azalmış olan kaldırımlardan geçemiyor. Üstelik yağmur yağdığında da kaldırımlar çamur oluyor. Zaten dikilen fidanlar da bir sene bile geçmeden bakımsızlıktan ölüyor... Ne diyeyim, her şeyimiz yarım yamalak... Ağaçlar hakkında bir şeyler yazmaya Ece Temelkuran'ın bugünkü yazısını okuduktan sonra karar verdim...
0 yorum:
Yorum Gönder